Tedarikçi Sadakati mi, Fiyat Rekabeti mi? Hangisi Daha Değerli?

Değerli Satın Alma Profesyonelleri,

Tedarikçi seçerken hep aynı ikilemi yaşıyoruz değil mi?

“Yıllardır birlikte çalıştığımız, işimizi bilen ve bizi yarı yolda bırakmayan tedarikçiye mi sadık kalalım, yoksa daha uygun fiyat sunan yeni bir firmaya mı yönelelim?”

Kurumsal satın alma dünyasında bu soru her gün yeniden gündeme gelir.

Peki bu karar sadece fiyata göre mi verilmeli? Yoksa sadakatin başka getirileri de var mı?

Hadi birlikte tartalım.

Makale içeriği

Sadakat: Güvenin ve Sürdürülebilirliğin Temeli

 

  • Uzun yıllar birlikte çalıştığınız bir tedarikçi, sizin beklentilerinizi bilir.
  • Kaliteyi, termin süresini ve dokümantasyonu sizin sisteminize göre düzenler.
  • Zaman zaman yaşanan krizlerde, esnek davranarak sizi kurtarır.
  • Satın alma prosedürlerinizi ezbere bildiği için, süreci hızlandırır.
  • Bir problem çıktığında topu başkasına atmadan çözüme odaklanır.

 

Sadakat, sadece “alışveriş” değil, “ilişki” kurmak demektir. Bu ilişki, arka planda birçok riski ve belirsizliği ortadan kaldırır.

Fiyat Rekabeti: Her Zaman En İyisi mi?

 

  • Elbette bir ürün ya da hizmet için daha uygun fiyat almak hepimizin hedefi.
  • Ancak ucuz olanın her zaman “uygun” olmadığını defalarca deneyimledik.
  • Yeni bir tedarikçiden teklif almak, süreci uzatır, belirsizlik yaratır.
  • Düşük fiyat, kalite, teslimat süresi veya satış sonrası hizmetlerde ciddi açıklar yaratabilir.

 

Kısacası: "Ucuza aldık ama pahalıya mal oldu" cümlesi hâlâ taze bir anı değil mi?

Gerçek Hayattan Bir Örnek

Diyelim ki yıllardır çalıştığınız bir tedarikçiden cerrahi motor sistemi aksesuarları alıyorsunuz. Fiyatı, piyasadaki bazı rakiplerinden %10 daha yüksek. Ama bu firma;

 

  • Ürünleri her zaman zamanında gönderiyor,
  • Sertifikasyon ve teknik dokümanları eksiksiz sağlıyor,
  • Sahada oluşan teknik bir sorunda sizi yalnız bırakmıyor.

 

Yeni bir firma ise %10 daha uygun fiyat veriyor ama teknik destek sağlamıyor, teslimatlarda gecikme yaşıyor, her belge için ayrıca talepte bulunmanız gerekiyor.

Peki o %10 gerçekten tasarruf mu?

Karar: Dengeyi Bulmak

Bu ikilemde aslında doğru cevap şudur:

Ne sadakati körü körüne savunmak, ne de fiyatın peşine düşünmeden düşmek.

Doğru satın almacı, şu soruları sorar:

✅ Uzun vadeli maliyet analizi yapıyor muyum?

✅ Tedarikçinin operasyonel performansını düzenli olarak ölçüyor muyum?

✅ Sadık olduğum tedarikçi hâlâ rekabetçi mi?

✅ Fiyat avantajı sunan yeni tedarikçilerin risklerini değerlendirdim mi?

Sadakat; denetimsiz kaldığında konfor alanı yaratır. Rekabet; dikkat edilmezse zarar getirir. İkisinin arasında doğru dengeyi kurmak ise, işte tam da satın alma uzmanının ustalığını gösterir.

Bu haftaki yazımızı okuyan herkesin aklında şu sorunun netleşmesini istiyorum:

"Ben fiyat için sadakati gözden çıkarıyor muyum, yoksa sadakati ödüllendirirken fiyat farkını da takip ediyor muyum?"

Görüş ve tecrübelerinizi yorumlara yazarsanız çok sevinirim.

Haftaya yeni bir konuyla yine burada buluşmak üzere!